RUSYA MÜCEVHER PAZARI – YATIRIM / (Bölüm III)
22 Mart 2018MÜCEVHER SEKTÖRÜNDE HİTAP BOZUKLUKLARI
21 Mart 2019Aslında makalemin başlığı:
“HAYALLERE VURULAN KETLER” idi.
Kurulan hayallere yapılan müdaheleler, eleştirilerdi. Ama dedim, şimdi pazarlama kısmı öne çıksın ve ilgi çekici başlık olsun. Reklamın iyisi kötüsü olur mu? Ayın yüzeyine reklam mı olur? Bakalım…
Çocukken hayalperest değildim ama sürekli hayal kurardım. Bu durumum günümüze kadar da devam ediyor. Halen hayal kuran, hayalleri olan ve onlarla barışık olmayı seven biriyim.
Hiç yaşlanmayacak mısın sen diyorlar. Belki de sebeplerden biri budur…
Çok iyi biliriz ki, çocukların gelişme çağlarında uygulanan yanlış tutumlardan dolayı, onların hayal güçleri ziyan edilir. İstisnalar hariç.
Çevremde bunlara her zaman tanık olduğum için, hayallerimi dile getirmemiş, kendi dünyamda resm etmişimdir.
Bu sorgulanabilir mi? Hayır. Yorumlanabilir mi? Hayır. Eleştirebilir mi? Hayır.
Çünkü benim tercihim, benim kararım, benim yaşamım, benim özelim ve en önemlisi benim hayallerim…
Hayallerimi depolayıp, zamanı geldiğinde yetecek miktarlarda kullanırım. Ya elimdeki imkânlarım elverdiği kadar, ya yaptığım işin içeriğine göre, ya da benim hayalimin lisanını anlayacak insanların çevremde var olup olmamasına göre en uygun zamanlarda kullanmışımdır. Kendi kararımla…
Bazı hayallerimin bir kısmını gerçekleştirdiğim, fikir haline getirip uyguladığım zamanlarda, ardından gelen başarıyı merak edenler olmuştur. Patronlar, yöneticiler, danışmanlar, personel…
“Nasıl akıl ettin bunu?” gibi meraklı sorulara maruz kalmışımdır.
Ne diyebilirdim ki..??
Depoladığım hayallerimden bir tutam aldım ve onu şekillendirip, uyguladım diyemezdim..??
Hele ki, benim lisanımı anlamayan bir grup varsa..!!
Ve yine benzer bir durum, yıllar öncesinde Jaeger Le Coutre saat markasında butik yöneticiliği yaparken hasıl oldu.
Markanın Dubai’deki koleksiyon lansmanı ve ürün eğitimi için gönderilmiştim. 3 günlük seminerin sonunda bir grup çalışması yapılmasını istediler. Gruplara ayırdılar. Ortadoğu’daki farklı şehirlerden gelen çalışanlar vardı.
Ortak dil aynı (İngilizce), fikirler, bakış açıları bambaşkaydı.
Bir konu verdiler.
“Mağazanıza daha fazla müşteri çekmek için nasıl bir çalışma yaparsınız?”
(Dünyadaki bütün firmaların, markaların, mağazaların en büyük sorunudur. İçeriye müşteri çekmek..!!)
Gruplar çarşaf çarşaf kağıtlara yazmaya başladılar. Hepsi de tahmin ettiğim fikirlerdi. Çünkü o fikirler, toplumun ve dünyanın dayattığı, insanları şartlandıran, koşullandıran fikirlerdi.
Şartlandırılmaya çok basit bir örnekle..
A4 kağıdına bir dikdörtgen çizsem. Bunu kalemle bir uçtan diğer uca değecek şekilde tam bir çizgi çekerek 8 parçaya bölün desem ve aşağıdaki şekili çizsem.
Sonrasında aynı yöntemle (çizgiler bir uçtan diğerine tam değecek yani araya kısa çizgi çekilmeyecek) 7 parçaya bölün desem ki, bir çok eğitimlerde kullanılan eski bir metotdur. Benim ilk çizdiğim şekilden yola çıkarsınız ve aşağıdaki gibi çizmek pek çok kişinin aklına gelmez.
(Not: Eğitimlerimde zaman zaman kullanırım. Böyle yapabilen parmakla sayılacak kadar az kişi çıktı.)
Neden gelmez?
Çünkü önceden sizi şartlandırdım. Bilinçaltına o şekilde girdim. (Neuro Marketing)
Ve, eğitimdeki şartlandırılmış gruplardan çıkan fikirler şöyleydi..
Özel müşteri kartı yaparız. Bunları silver, gold, platin diye çeşitlendiririz. Ona göre de indirim imkanları veririz. Limuzin servisleri yapar, müşterileri evlerinden aldırırız. Mağazada brunch yaparız. Bir ünlüyle mağazada sohbet düzenleriz. Gibi benzer ve günümüzde uygulanan şeylerdi. Sıradan…
Bizim gruptakiler, benzer fikirlerin olduğunu görünce şevkleri kırıldı. Kimse konuşmacı olmak istemedi. Ben konuşurum dedim. Ne fikir söyleyeceksin dediler. Süpriz dedim. Bana sıra geldi. Salonda, markanın üst yönetiminde yer alanlar da vardı.
Konuşmama başladım..
İlk önce, mağazadaki bütün satış ekibine 1 yıl boyunca satışla ilgili ne kadar eğitim varsa aldırırım dedim. Ne alakası var der gibi bakıyorlardı.
Satış eğitimiyle birlikte genel kültür, bioenerji, NLP, yatcılık, otomotiv, şarap, puro, moda, extrem sporlar, golf ve bunun gibi eğitimler de aldırırım. Görgü kuralları eğitimi. Konuşma sanatı eğitimi.
Sonrasında mağazanın mimari konseptini de sıradışı teknolojiler kullanarak, değişik sistemlerle donatarak dekore ederdim dedim. Düyada nadir olan eşi benzeri olmayan uygulamalarla. Onları burada detaylandırmıyorum çünkü beleşe değerli bir fikire sahip olursunuz deyince gülüşmeler oldu.
Finalde..
Satış ekibini her anlamda detaylıca ve profesyonelce, mağazayı da tam teşekküllü hazırladıktan sonra, teknolojinin sınırsız yardımıyla Ayın yüzeyine markanın logosunu yazdırırdım. Dünyanın her yerinden görünür olur. Bütün insanlık merak eder..?!?!
Herkes şaşkındı. Algılamadılar..!! Neden önce eğitimler diye sordu biri.
Böylesine muhteşem bir proje yaptığınızda, kesinlikle aşırı dikkat çeker ve merak uyandırırsınız. Hem de çılgınca bir merak. Dünyanın en zenginleri, en uçukları, kim olduğunuzu görmeye gelecektir. Ay’α adını yazdıran marka nasıl bir güçtür diyerek ziyarete gelecekler. İşte o gücü temsil edecek satış ekibinizin fazlasıyla sıradışı ve hazır olması gerekir. O gizemli reklamın devamını satışla geyirecek olan, aşırı donanımlı satış ekibidir..!!
İnsanları çekmeyi başarıp da, satış ekibi paspal, bilgisiz, kendine güvensiz ve gizemsiz olursa, yaptığınız o yatırım çöpe gider ve büyü bozulur…
Çalışanların yarı ağzı açık bakışlarından rahatsız olan bir üst düzey yönetici, “Rus teknolojisi yaani” diyerek dalga geçer gibi oldu.
(Not: O üst düzey yönetici daha sonra şirketten ayrıldı.)
Markanın üst yönetiminden olan birinin dalga geçer gibi söylediği bir şeye, salondaki herkes gülüşmeleriyle destek verir. Biraz öyle de oldu.
Tekrar söz alıp..
Siz bize şu soruyu sordunuz.. “Mağazanıza daha fazla müşteri çekmek için nasıl bir çalışma yaparsınız?”
Anlattığım gibi bir çalışma yaparım ve bununla ilgili size bazı gerçekleşmiş örnekler vermek isterim:
2012 yılında Avusturyalı hava dalışçısı Baumgartner, yaklaşık 39 km yükseklikten, uzaydan Dünya’ya muhteşem bir atlayış yaptı. Saatte 1.342 km hıza ulaşarak ses hızını geçtiği açıklandı ve kimse bunu hayal edemiyordu dediğimde sustular.
1990 yılında böyle bir atlayış fikri kabul görür müydü? Büyük olasılıkla hayır..!!
Dünyanın dört bir yanında binlerce şubesi bulunan Dominos Pizza, aya şube açma çalışmaları yapıyor.
Pizza Hut, 2001 yılında uluslararası uzay istasyonu’ndaki astronotlara Pizza siparişi göndermişti.
Bu yapılanlar Rus teknolojisi miydi..?? Siz, Rus teknolojisi diyebilirsiniz. Ama ben buna hayal etmek diyorum ve günümüzde farklı hayaller iş yapıyor. Bunun benzeri bir uygulama gerçekleşecektir. Belki de daha muhteşemi.
Ve insanlar böyle bir reklamı yapan markaya/firmaya akın edeceklerdir!
Hayal kurmayı hiçbir zaman bırakmayın…