TEKNOLOJİ ve MÜCEVHER
1 Kasım 2023LÜKS KADIN AYAKKABI SATIŞLARINDA YAPILMAMASI GEREKENLER
20 Aralık 2023Bugün, benim ve eminim ki birçok saat meraklısı için çok özel bir marka olan, Jaquet Droz ve kurucusu Pierre Jaquet Droz hakkında yazacağım.
Özel bir marka olmasının sebebi sadece kolunuza takmaktan keyif aldığınız muhteşem saatleri değil aslında.
Da Vinci’nin dehasına ya da El Cezeri’nin mekanik mucizelerine duyulan saygıyla eş değer bir durum. Bilirsiniz ki, mekanik saatlere olan tutku birçok insan için o küçücük parçaların, vidaların dişlilerin muhteşem tasarımından doğar. Çok ince hesaplamalar ve dahiyane bir hayal gücü gerektiren bu tasarımlar, içine daha da girdikçe etkisi derinleşen bir hayranlık uyandırır.
Kendi zamanının çok ötesinde bir saat ustası ve bir mekanik dehası olan Jaquet Droz, aradan yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen, hem kendi ellerinden günümüze bıraktığı eserleri, hem de iki kez modernleşme evresi geçirmek zorunda kalmasına rağmen mirasının izlerini kaybetmeyen markasının güncel modelleriyle şaşkınlık uyandırmaya devam ediyor.
Güncel modelleri başka bir yazıya bırakalım ve 18. yüzyıla gidelim.
Pierre Jaquet-Droz, 1721’de saatçiliğin kalbi La Chaux-de-Fonds’da doğdu. Doğduğu toprakların da avantajıyla dönemin büyük saat ustalarının arasında saat yapımı ve hassas mekaniklere ciddi bir ilgi duymaya başladı ve kısa sürede hayatını buna adayacağını anladı.
Henüz 17 yaşındayken mekanik dünyaya bırakacağı mirasın ilk adımlarını atmaya başlamıştı. 1738 yılından 1747 yılına kadar kendisini tamamen saat yapımına verdi. Günümüzde halen büyük markaların kendi imajlarını sağlamlaştırmak için koleksiyonlarına ekledikleri karmaşık mekanizmaların ilk örneklerinin ortaya çıktığı yıllardı bunlar.
Giderek daha da karmaşıklaşan bu mekanizmalar ve fantastik hayal gücü ürünü fonksiyonlar beraberinde zorlu matematiksel hesaplamalar ve kusursuz el işçiliği gerekliliği doğuruyordu.
Günümüz teknolojisi, bilgisayar destekli tasarım, lazer ve CNC kesim makinelerinin yardımıyla bile çok az sayıda saat ustası tarafından üretilebilen mekanik parçalar düşünün ki, 1700’lü yıllarda nasıl bir ustalık gerektiriyordu. Jaquet Droz’un hassas el becerisi, mükemmeliyetçi karakteri ve en önemlisi sanatına duyduğu ciddiyet, mekaniğin ilkelerinin kusursuz bir şekilde uygulaması ile birleşince ortaya çıkan eserleri hemen dikkatleri çekmeye başladı. Tabi Jaquet Droz’u diğer saat ustalarından ayıran bir başka özelliği de ürettiği müzik kutuları ve automatalar. Automataları tamamen mekanik olarak tasarlanmış robotlar olarak tarif edebiliriz.
1750’li yıllar hayatındaki en büyük dönüm noktalarıydı.
Evli ve iki çocuğu olan Pierre birkaç yıl arayla hem eşini hem de kızını kaybetti. Bu kayıplarının acısıyla kendisini tamamen işine verirken gene aynı yıllarda uluslararası kariyeri açısından büyük bir olay gerçekleşti. Neuchatel Valisi Marischal George Keith ile tanıştı. Vali ona yurtdışına açılması konusunda telkinde bulunarak İspanya’ya davet etti ve destek olma sözü verdi.
Çok geçmeden 1758 yılında Pierre Jaquet Droz yanına aldığı saatlerle birlikte Madrid’e doğru yola çıktı. Birkaç ay sonra da İspanya Kralı Ferdinand’ın huzurunda eserlerinin sunumunu yaptı ve hem Kral Ferdinand’ı hem de diğer asilzadeleri hayran bıraktı. Saatlerinin yanı sıra tasarladığı automata da kraliyet ailesi üyeleri tarafından satın alındı. Bu automata önünde meyve sepeti bulunan ve birisi meyve sepetine dokunduğunda havlayan bir köpek robotu şeklindeydi.
Automatalar her zaman Jaquet Droz’un alameti-farikası olmuştur. En meşhurları olan “The Writer“, “The Musician” ve “The Draughtsman” halen İsviçre’de sanat tarihi müzesinde sergilenmektedir.
Yapımına 1768 yılında başladığı ve oğluyla birlikte tamamladığı, insansı robotlarından birisi olan “The Writer” ahşap bir masada oturmuş yazı yazan bir çocuk figürü. 70 cm boyundaki bu figür ayarlandığı zaman 40 harflik herhangi bir metni elindeki tüy kalemle yazabiliyor. Çok gerçekçi bir hareketle elinde tuttuğu tüy kalemi mürekkep haznesine batırıyor, damlamaması için silkeliyor ve hatta bu işlemler esnasında kafası ve gözlerini hareket ettirerek takip ediyor.
İnsanı şaşkınlığa düşüren bir diğer Jaquet Droz automatı “The Musician“. The musician önünde bir org olan bir kadın figürü. Kafa hareketleri ve gözleriyle takip ettiği parmaklarını klavyenin tuşlarında gezdirirken aynı zamanda çok gerçekçi bir şekilde nefes alıp veriyormuş gibi göğsü hareket ediyor. Bu robotun en dikkat çekici özelliği çaldığı müzik herhangi bir kayıttan gelmiyor. Automata için özel olarak tasarlanmış bu org gerçekten de robot tarafından çalınıyor.
“The Draughtsman” ise “The Writer” gibi masada oturmuş kalem tutan bir çocuk figürü fakat bu sefer yazı değil resim yapıyor. Louise XVI ve Marie- Antoinette’nin portrelerinin yanı sıra bir köpek ve tekerlekli bir araba çeken “Aşk Tanrısı” resimleri yapabiliyor. Keyifli bir detay olarak da periodik olarak eğilip kalem artıklarını temizlermişçesine üflüyor.
Birçok mekanik eserinin arasında öne çıkan bir diğeri şakıyan kuş figürleriyle müzik kutuları. İnanılmaz gerçekçi kanat hareketleri sergileyen bu kuşlar, mekanizmada bulunan tüplerin içerisindeki havanın sıkışmasıyla gene aynı gerçekçilikte ötüyorlar. Hareketlerin ve seslerin senkronizasyonu o kadar muhteşem ki canlı bir kuş zannetmek mümkün.
Tabi eğer müzede ya da bir organizasyonda görme şansınız yoksa, bu automataların çalışırken ki görüntülerini video platformlarında bulup izlemenizi tavsiye ederim. Gerçekten büyüleyici.
2000 yılında Swatch Group tarafından satın alınan marka, geçmişinde elde ettiği başarıyı yeniden yakalaması ve kurucusunun olağanüstü mirasını koruması için grup bünyesinde ayrı bir yerde konumlanıyor. Swatch Group’un tüm olanaklarından faydalanırken, bağımsız bir saat markasıymışçasına özgür hareket ediyor.
Günümüzde güncel taleplere cevap verebilen hem modern hem zamansız modellerle çağdaş kalabilirken. Tamamen mekanik donanımlarla yaratılan sesli ve hareketli mekanizmalarla ve imzanızı taklit edebilen masa üstü yazı automataları gibi eserlerle geçmişine saygılı bir şekilde ömrüne devam ediyor..