Ekrem SAĞEL

LÜKS DÜNYASININ HAYAL KIRIKLIKLARI

Lüks sektöründe genellikle başarı hikâyeleri, efsanevi markalar ve yüksek fiyatlı ürünlerin parlak satışları konuşulur. Ancak madalyonun öteki yüzünde, lüks dünyasının da payına düşen büyük başarısızlıklar ve hayal kırıklıkları vardır. Parıltılı vitrinlerin ardında; yanlış okunan pazarlar, abartılı özgüven, hızla değişen müşteri beklentileri ve bazen de markaların kendi kimliklerinden uzaklaşması yatar. Lüks markalar, başarıya o kadar alışkındır […]

LÜKS DÜNYASININ HAYAL KIRIKLIKLARI | Ekrem Sağel

Lüks sektöründe genellikle başarı hikâyeleri, efsanevi markalar ve yüksek fiyatlı ürünlerin parlak satışları konuşulur. Ancak madalyonun öteki yüzünde, lüks dünyasının da payına düşen büyük başarısızlıklar ve hayal kırıklıkları vardır. Parıltılı vitrinlerin ardında; yanlış okunan pazarlar, abartılı özgüven, hızla değişen müşteri beklentileri ve bazen de markaların kendi kimliklerinden uzaklaşması yatar. Lüks markalar, başarıya o kadar alışkındır ki, her yeni girişimlerinde aynı kusursuzlukla karşılık bulacaklarını varsayarlar. Fakat lüksün dünyasında hata payı çok küçüktür; beklenti büyüdükçe hayal kırıklığı da aynı ölçüde derinleşir.

Bu başarısızlıkların arkasında hem psikolojik hem de yapısal sebepler bulunur. Psikolojik olarak, lüks markalardan beklenen “mükemmellik illüzyonu” kırıldığında tüketici güveni hızla sarsılır. Yapısal açıdan ise, yeni sektörlere girerken yapılan stratejik hatalar, finansal fizibilite eksiklikleri ve pazarın kültürel dinamiklerinin göz ardı edilmesi markaları zora sokar. Tarihsel olarak da birçok köklü marka, zamanın ruhunu yakalayamayıp yeni nesil tüketicilere hitap edemediği için kendi mirasının gölgesinde kaybolmuştur. Lüksün zirvesinde olmak kadar, orada kalabilmek de ustalık ister. Bu nedenle lüks dünyasının hayal kırıklıkları, yalnızca başarısızlık hikâyeleri değil, aynı zamanda mükemmelliğin sınırlarını hatırlatan sessiz derslerdir.

Moda ve Marka Girişimlerindeki Başarısızlık Örnekleri..

Halston ve JCPenney Ortaklığı:
1970’lerin efsanevi Amerikalı moda tasarımcısı Halston, lüks hazır giyim markasını geniş kitlelere ulaştırmak için 1983’te JCPenney mağazalarıyla anlaşma yaptı. Bu hamle, üst düzey moda markasının bir kitle pazar perakendecisinde satılması açısından bir ilkti. Ancak sonuç, Halston markasının itibarının zedelenmesi oldu. Üst segment müşteriler, Halston adının ucuzlatıldığını düşünerek tepki gösterdi. Örneğin New York’un ünlü mağazası Bergdorf Goodman, Halston koleksiyonlarını raflarından indirdi. Halston’ın JCPenney için hazırladığı daha uygun fiyatlı “III by Halston” koleksiyonu beklenen satış rakamlarına ulaşamadı. Nihayetinde Halston, şirketindeki kontrolü yitirdi ve kendi adını kullanma haklarını dahi kaybetti. Bu vaka, lüks bir markanın kitlesel pazara inmesinin risklerini gösteren klasik bir örnek olarak moda tarihine geçti.

 

LÜKS DÜNYASININ HAYAL KIRIKLIKLARI | Ekrem Sağel

 

Christian Lacroix Modaevinin İflası:
1980’lerin sonlarında Bernard Arnault tarafından desteklenerek kurulan Christian Lacroix modaevi, haute couture’daki yaratıcı başarılarına rağmen ticari açıdan bir türlü kâr edemedi. Lacroix, Provence’ın canlı renkleri ve “pouf” etek gibi avangart tasarımlarıyla moda dünyasında adını duyurdu. Ancak işin ticari boyutunda kronik bir başarısızlık yaşandı. Kuruluşundan 2009’daki iflasına kadar marka toplam €150 milyon zarar etti ve hiçbir yıl kâra geçemedi. İlk parfümü C’est la Vie (1990) büyük bir flop oldu ve Lacroix’nın yüksek moda alanındaki ünü, daha geniş müşteri kitlesine hitap eden ürünlere çevrilemedi. Finansal sorunlar zirveye ulaştığında marka iflas korumasına başvurdu. Mahkeme Lacroix’nın couture ve hazır giyim bölümlerinin kapatılmasına, şirketin sadece parfüm ve aksesuar lisanslarıyla devam etmesine karar verdi. Sonuç olarak bir zamanlar kırmızı halıda yıldızların giydiği bu lüks marka, 2009 itibarıyla sadece 11 çalışanıyla adeta tabela haline geldi. Lacroix efsanesinin bu hazin sonu, yaratıcılığın tek başına başarı için yeterli olmadığını gösterdi.

 

LÜKS DÜNYASININ HAYAL KIRIKLIKLARI | Ekrem Sağel

 

Pierre Cardin’in “Palais Lumière” Gökdelen Projesi:
Ünlü Fransız moda tasarımcısı Pierre Cardin, 2010’larda moda dışında sıra dışı bir işe imza atmak istedi ve Venedik yakınlarında dev bir gökdelen inşa etmeye girişti. Palais Lumière adlı 60 katlı, 244 metre yüksekliğindeki bu futuristik proje; lüks daireler, otel, ofisler ve hatta bir moda üniversitesini barındaracak “yaşanabilir bir heykel” olarak tasarlanmıştı. Ne var ki Venedik halkı ve otoriteleri projeye sert tepki gösterdi. Tarihi kentin silüetini bozacağı ve “ticarileşmenin en kaba örneklerinden” biri olacağı endişeleriyle yoğun muhalefet oluştu. Yıllarca onay alamadan sürüncemede kalan proje, nihayet 2013 yılında Cardin tarafından iptal edildi. Cardin cephesi, “iki yılı aşkın süre boyunca tüm resmi kurumlardan onay alamadığımız için karar kaçınılmaz oldu” diyerek pes ettiklerini açıkladı. Milyonlarca euroluk bu rüya proje gerçekleşmeden rafa kalktı ve lüks tutkusunun her alanda başarı getirmeyeceği görülmüş oldu.

 

LÜKS DÜNYASININ HAYAL KIRIKLIKLARI | Ekrem Sağel

 

Otomotiv ve Teknoloji Alanındaki Lüks Fiyaskoları..

Maybach (2000’ler):
Mercedes-Benz, 2002 yılında Maybach markasını ultra-lüks otomobil segmentinde dirilterek Rolls-Royce ve Bentley’e rakip olmayı hedefledi. Ancak Maybach 57 ve 62 modelleri beklenen ticari başarıyı sağlayamadı. Daimler şirketi, Maybach markasına yaklaşık €1 milyar yatırım yaptı; her bir araç için maliyetini yaklaşık €330 bin (o dönem $440 bin) zararla kapattı. Yıllık 2000 adet satış hedeflenirken, gerçekte yılda sadece birkaç yüz adet satılabildi. On yılın sonunda Maybach’ın satışları, rakibi Rolls-Royce’un sadece beşte biri seviyesinde kalmıştı. Bu sürdürülemez tablo karşısında Daimler, 2012’de Maybach markasını sonlandırma kararı aldı. 2013 itibarıyla üretim durduruldu ve Mercedes, üst sınıf müşterilere yeniden kendi S-Serisi modelleriyle hitap etmeye yöneldi. Maybach’ın çöküşü, pazarda geçmiş ihtişamın tek başına yeterli olmadığını ve yanlış konumlandırılan bir lüks girişimin devasa zararlara yol açabileceğini gösterdi.

 

LÜKS DÜNYASININ HAYAL KIRIKLIKLARI | Ekrem Sağel

 

Aston Martin Cygnet (2011–2013):
Dünyaca ünlü spor otomobil üreticisi Aston Martin’in sıra dışı bir girişimi olan Cygnet, lüks segmentteki belki de en beklenmedik araçlardan biriydi. Temelde bir Toyota iQ mikro otomobilinin Aston Martin detayları ve logosuyla bezenmiş hali olan Cygnet, markanın ortalama emisyon değerlerini düşürme çabasının ürünüdür. 2011’de yaklaşık £30.000 fiyatla piyasaya sürülen bu minik şehir aracı, Aston Martin müşterilerinin Ferrari veya Lamborghini yerine günlük trafikte kullanabilecekleri “lüks bir çözüm” olarak lanse edildi.
Ne var ki, hem eleştirmenler hem de müşteriler tarafından ciddi şekilde alaya alındı. Bir Aston Martin’den beklenen performans veya estetiğe sahip olmayan Cygnet’ten sadece 150 civarı gibi son derece düşük bir üretim adedi gerçekleşti ve 2013’te model sessizce üretimden kalktı. Aston Martin CEO’su Ulrich Bez bile sonradan Cygnet’in zamansız bir fikir olabileceğini itiraf etti. Cygnet projesi, bir lüks markanın kimliğine aykırı bir ürüne girişmesinin nasıl bir pazarlama ve satış başarısızlığına dönüşebileceğinin dersidir.

 

LÜKS DÜNYASININ HAYAL KIRIKLIKLARI | Ekrem Sağel

 

Vertu lüks telefon modeli:
El yapımı deri ve titanyum gibi malzemelerle süslenen bu telefonlar, 2000’lerde statü sembolü olarak pazarlanmıştı. Vertu, lüks ve teknolojinin kesişimindeki en ilginç başarısızlıklardan biridir. Nokia bünyesinde 1998’de kurulan Vertu, zengin müşteriler için özel tasarım cep telefonları üretti. Altın kaplama, titanyum gövde, safir ekran, el işçiliği ve 7/24 konsiyerj hizmeti gibi ekstralarla bazı modelleri $30.000’i aşan fiyatlara satılıyordu. Ne var ki Vertu telefonları, gösterişli malzemelere rağmen teknik açıdan çağın gerisinde kaldı. Fiyatı yüksek modelleri bile güncel akıllı telefon özelliklerine sahip değildi. Sonuçta beklenen talep oluşmadı ve şirket büyük borç batağına saplandı. 2017’de Vertu iflas ettiğinde yaklaşık £128 milyon borcu bulunuyordu. Yeni sahibi, alacaklılara yalnızca £1.9 milyon teklif edince fabrikalar kapandı ve 200’e yakın çalışan işini kaybetti. Vertu’nun çöküşü, teknoloji sektöründe yenilik ve işlevselliğin, salt lüks imajı olmadan sürdürülebilir olamayacağını kanıtlayan çarpıcı bir örnektir.

 

LÜKS DÜNYASININ HAYAL KIRIKLIKLARI | Ekrem Sağel

 

Lüks Deneyimlerde Yaşanan Fiyaskolar..

Etihad Airways First Apartment – A380 Projesi (2014–2020):
Etihad Airways, 2014’te tanıttığı A380 “First Apartment” konseptiyle lüks havacılıkta ezber bozmuştu. Uçak içindeki özel süitler, duşlar, oturma salonları ve hatta iki kişilik “The Residence” adlı özel daireyle sunulan deneyim, kişi başı $20.000’i aşan fiyatlara sahipti. Ancak model sürdürülebilir olmadı.
A380 tipi uçakların yüksek işletme maliyetleri, sınırlı müşteri hacmi ve pandemi sonrası azalan seyahat talebi, Etihad’ı bu projeden vazgeçmeye itti.2021 itibarıyla Etihad, filosundaki tüm A380’leri emekliye ayırdı ve bu ultra-lüks konsept tarihe karıştı. Müşteri memnuniyeti yüksek olsa da, bu örnek lüksün sürdürülebilirliğinin finansal fizibiliteyle desteklenmesi gerektiğini gösterdi.

 

LÜKS DÜNYASININ HAYAL KIRIKLIKLARI | Ekrem Sağel

 

RMS Titanic (1912):
“Batmaz gemi” olarak tanıtılan Titanic transatlantiği, Edward döneminin en lüks ve görkemli yolcu gemisiydi. Birinci sınıf kamara biletleri o dönemde $4.350 (bugünün parasıyla yaklaşık $142.000) gibi astronomik rakamlara satılıyor ve karşılığında eşi benzeri görülmemiş bir ihtişam vaat ediliyordu. Ne var ki Titanic, 15 Nisan 1912 gecesi ilk seferinde bir buzdağına çarparak 2 saat 40 dakika içinde battı. 2.224 yolcu ve mürettebattan en az 1.500’ü hayatını kaybetti. Bu trajedi, insanlık tarihinin en büyük barış zamanı deniz facialarından biri olarak kayıtlara geçti. Titanic’in batışı, lüks ve gücün bile aşırı özgüvenle birleştiğinde nasıl feci bir başarısızlığa dönüşebileceğinin simgesi oldu. Teknolojik yenilikler ve gösterişli tasarım, emniyet açıkları ve kötü planlamayla birleşince faciayı engelleyemedi. Titanic örneği, lüks deneyimlerde bile risk yönetimi ve altyapının önemini acı bir şekilde öğretti.

 

LÜKS DÜNYASININ HAYAL KIRIKLIKLARI | Ekrem Sağel

 

Perakende Dünyasında Lüksün Çöküşü..

Barneys New York’un İflası (2019):
1923’te kurulmuş efsanevi lüks moda mağazası Barneys New York, neredeyse bir asır boyunca Amerikan lüks perakendesinin sembollerinden biri oldu. Ne var ki değişen piyasa koşulları, Barneys’i de dize getirdi. 2010’larda kira giderleri aşırı yükseldi (Madison Avenue’ki amiral mağazasının kirasına bir anda %72 zam yapıldı) ve şirket online rakiplerle rekabette geri kaldı. 2019 yılında Barneys ikinci kez iflas başvurusunda bulundu; alacaklılar ödeme beklerken mağazalarda “Everything Must Go” (Tüm Ürünler Satılacak) tabelaları belirdi. Barneys’in kapanışı “bir devrin sonu” olarak nitelendirildi ve özellikle New York’un moda çevrelerinde büyük üzüntüyle karşılandı.
Uzmanlar, Barneys’in çöküş nedenlerini klasik lüks perakende modelinin değişen tüketici alışkanlıklarına uyum sağlayamaması olarak özetledi: Yüksek işletme maliyetleri, dev mağaza alanları, e-ticarete zamanında geçememek ve yeni nesil müşteriye hitap edememek.
Sonuç olarak Barneys markası iflas sonrası satıldı. Fiziksel mağazaları kapandı ve ismi sınırlı konseptlerle yaşamaya devam edecek. Barneys örneği, köklü bir lüks markanın bile hatalı strateji ve piyasa dinamiklerini okuyamama sonucunda nasıl yok olabileceğini gösteren çarpıcı bir ders niteliğinde.

 

LÜKS DÜNYASININ HAYAL KIRIKLIKLARI | Ekrem Sağel

 

Görüldüğü gibi lüks sektöründe başarısızlıklar da en az başarı öyküleri kadar öğretici olabiliyor. Bu örneklerin ortak paydası, yanlış stratejik kararlar, aşırı özgüven, pazar gerçeklerini göz ardı etme veya aşırı genişleme gibi nedenlerle lüks markaların tökezleyebildiği gerçeği.
Moda devleri yanlış ortaklıklarla markalarını zedeleyebiliyor, otomotiv üreticileri kimliklerine uymayan ürünlerle müşteri bulamıyor, teknoloji alanında yenilikten kopuk lüks ürünler elde kalıyor ya da büyük etkinlikler kötü yönetim sebebiyle skandala dönüşebiliyor.

Lüksün cazibesi büyük olsa da, bu hayal kırıklıkları her büyük girişimin risk taşıdığını ve lüks tüketicisinin bile hataları affetmediğini bizlere hatırlatıyor. Bu nedenle, lüks markaların sürdürülebilir başarısı için hem yaratıcı hem de temkinli olmaları, müşteri beklentilerini doğru okuyup itibarlarını korumaları şart görünüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Talep Formu
Size özel danışmanlık, eğitim veya proje desteği için formu doldurun. En kısa sürede sizinle iletişime geçelim.

    Lütfen almak istediğiniz hizmet türünü seçiniz.