PIRLANTA ve KUYUMCULUK SEKTÖRÜNDE İFTİRA ATILMASI

Sektörün etik dışı uygulamalarındandır.
Özellikle çalışan kesimin yaşadığı sorundur. Patronla biraz küs ayrılmaya görsünler. Yemedikleri iftira kalmaz. Yöneticisiyle biraz küs ayrılmaya görsünler. Yemedikleri iftira kalmaz.

Muhasebecesi çalmıştır.. İşten ayrılan çalışana yapıştırırlar.
Ortağı çalmıştır.. İşten ayrılan çalışana yapıştırırlar.
Mal verdiği müşteri çalmıştır.. İşten ayrılan çalışana yapıştırırlar.
Kardeşi çalmıştır.. İşten ayrılan çalışana yapıştırırlar.
Karısı çalmıştır.. İşten ayrılana yapıştırırlar.
Kimse çalmamıştır ama sistemsel bir hatadan dolayı eksik verir.. İşten ayrılana yapıştırırlar.
Ortada çalınan bir şey yoktur. Ama yine de, işten ayrılana bir yafta yapıştırırlar.

Bu durum, çalışanın iş yerinden ayrılırken, bir kaşını yukarı kaldırmasına bakar..!!
Hele ki, tazminatını istemeye görülsün..!! İftira atmak bu kadar kolaydır..!! Basittir..!! Bu kadar kolaydır, ayrılan bir çalışanı kötülemek..!! Vicdansızca..!! İmansızca..!!

Rusya’dayken yöneticiliğini yaptığım Türk pırlanta markası, bir mağaza müdürüyle yollarını ayırmak üzereyken, koordinatör sıfatındaki kişinin (şimdilerde board member olmuş)
“Bütün her şeyi yöneticiye yıkalım. Çevremizdekilere ve ortaklarımıza yöneticinin hatalarından dolayı deriz.” şeklinde, patrona mail attığına şahit olmuştum.

Bir yönetici ayrılırken, patrona “çıplak kralsın sen!” derse.. Bitmiştir..!!
Öyle bir yönetici tanıdım ve gelişmelere şahit oldum.
O yönetici için “bizi şu kadar milyon dolar dolandırdı. Hakkında işlemleri başlattık.” diyebilecek kadar aşağılıklaştı o firmanın sahipleri, ortakları, üst yöneticileri..!!
Yaşamlarında değer kavramı sadece para ve paranın temin ettikleri geçici üstünlükler olmasından dolayı, tahmin edemeyeceğiniz her etik olmayan davranışta bulunup, sefil bir tablo çizebilirler ki, yaşanmış gerçek olaylar net olarak gösteriyor.

Bir de ortaklığın son bulması durumu vardır. Tarafların birbirlerine sarf ettikleri ithamlar..
Başlangıçtaki o dostluk, kanka gösterilerinin yerini bir anda kin, öfke, nefret alır.
Ayrılıktan sonra, iki taraf da en küçük konuları sorun edip, misli misli katarak kendilerini haklı çıkartmaya çalışırlar.
Yaşanmış gerçek bir olayda, ortaklardan biri sermaye ortaya koyuyor, diğeri de kredibilitesini.
Kredibiltesini koyan ortak atölyeleri ve taş toptancılarını tanıdığı için, sermaye koyan ortağın verdiği paralarla, mal yaptırıyor. Fakat, araya sektörel kurnazlığı katıyor. İkinci tur mal yaptırarak, ekstra para kazanmanın yollarına bakıyor.

Sermaye koyan, ortağına güvendiği için araştırmıyor.
Lâkin bir gün, gönderdiği paraların gerekli yerlere ödemelerinin yapılmadığını öğreniyor.
Gerçeklerin bir gün bilinmesi gibi bir özelliği vardır..!!
Sonrası malum..!! Birbirlerine giriyorlar.

Çalışan personelin, şirketten ayrılan yöneticisi için iftiralar bölümü de vardır.
Bir çalışan, yöneticisini sevmiyorsa eğer, eyvah eyvah..!!
O personel, hiç alakası olmayan konuları bile hayalinde var edip, yalanla kurgulayıp, sağda solda her yerdegerçek olmayan hikâyesini anlatır. Bünyede çalışıyor olmasından dolayı da, çevresindekiler doğru olduğunu düşünerek dinleyip, yine malumunuz… İmece usulüyle başka yerlere aktarırlar.
Sektör, dedikodulara çok müsait olduğu ve bayıldığı için, kısa süre içerisinde yayılır.
Eskilerin dediği gibi;
Kapalıçarşının bir başından yellen, anında kokusunun ne olduğunu çarşının son kapısında öğrenirsin..!!

Güvene dayalı bir sektörün, güvensiz ve etik değerleri olmayan insanlarla nasıl işliyor kısmını da henüz kimse çözemedi..!!

İftiralar atılırken de unutlmasın ki, bir de şöyle bir manevi tarafı var:

“(Bir gün) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) minbere çıkıp yüksek sesiyle şöyle nidâ etti:
“Ey diliyle Müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olan(münafık)lar!
Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın.
Zira, kim Müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır.
Allah kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rüsvay eder.”

Süryanileri, Ermenileri, Musevileri de mutlaka ki ilgilendiren, etik ve insanlık değerlerini ön plana çıkartacak, benzer dînî söylemler vardır diye tahmin ediyorum!
İnançsızları bilemem…